Sağlık Köşesi

Diyabet (şeker hastalığı) ve Böbrekler

Diyabet kandaki şeker (glukoz) düzeyinin yüksek seyrettiği, kronik bir hastalıktır. Kan şekeri yüksekliği tüm vücut damarlarında bozulmalara yol açar. Yeni gelişen böbrek yetmezliklerinin yaklaşık yarısından sorumludur. Diyabet nedeniyle oluşan böbrek hasarına “diyabetik nefropati” denir. 

Kan şekerinin yüksekliği böbreğin süzme fonksiyonunun artmasına ardından da, damarlarında daralma gelişmesine neden olur. Sonucunda böbreklerde yaygın işlev bozukluğu oluşur. Diyabette görülen böbrek hasarının sadece damarsal bozulmayla değil, genetik yapıyla da ilgili olduğu düşünülmektedir. 

Diyabeti olan kişiler böbrek hasarını önlemek için, kan şekeri düzeylerini belli bir aralıkta tutmaya özen göstermelidir. Kan şekerinin belirli aralıklarda tutulması iyi planlanmış bir tedavi, kan şekeri düzeylerinin takibi ve planlanan tedaviye uyum sağlama ile sağlanabilir. Kan şekeri takibi açlık ve tokluktaki kan şekeri düzeylerinin belirli aralıklarla ölçülmesi, HbA1c adındaki bir test ile yapılır. 

Diyabeti olan hastalarda böbrek hasarı oluşup oluşmadığı idrarda protein olup olmadığına, varsa miktarına bakılarak araştırılabilir. Normal bir idrarda protein bulunmaz. İdrarda saptanan protein miktarının belli bir değeri aşması, ancak çok yüksek olmaması durumuna “mikroalbuminüri” denir. İdrarda “mikroalbuminüri” taramasına genellikle Tip 1 diyabetlilerde tanı konduktan 5 yıl sonra, Tip 2 diyabetlilerde ise hemen başlanır. 

Diyabete bağlı böbrek hasarı ya da tıbbi adıyla “diyabetik nefropati” ilerleyici bir durumdur. Aynı kişide yüksek tansiyon (hipertansiyon) veya kan yağlarında yükseklik (hiperlipidemi) de varsa, böbrek hasarındaki ilerleme hızlanır. Bu nedenle sadece diyabetin değil, eşlik eden hastalıkların da kontrol altına alınması gerekir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


The reCAPTCHA verification period has expired. Please reload the page.

Menü Görüntüle