Sağlık Köşesi

Çocuğum Okula Başlamaya Hazır mı?

Eğer hayat bir sınav ise, hayatın içerisindeki yaşanmışlıklar ders ise o zaman ezbere ilerlemektense bilinçli yaklaşım göstermemiz bizi daha rahat kaliteli bir sonuca götürür.

Okula başlama yaşının gelmiş olduğu çocukların, ebeveynler tarafından hala erken, çocuk daha, küçük ,yapamaz, beceremez gibi düşünceleri olmasının yanı sıra kaygılandırmakta ve bu yaştaki çocukların bu yüklerin altından nasıl kalkacakları konusunda anne ve babalarda büyük endişe yaratmaktadır

Bu dönemde anne baba kaygılıysa, bu kaygı çocuklara da yansıyacaktır ve kısır döngü şeklinde anne babayı kaygılı gören çocuk, korkacak, endişelenecek; çocuğu bu halde gören anne baba daha çok panik yapacak ve endişelenecektir.

Çocuğun evden ayrılıyor olması; bir takım endişelerin ve kaygıların su yüzüne çıkmasına neden olacaktır; ancak bu şekilde davranmak anne babaya size bir şey kazandırmayacağı gibi, hem sizin hem de çocuğun daha sıkıntılı bir süreç yaşamasına neden olacaktır. 

Çocuğunuz okula başlıyor, bu aşamadan sonra kaygılanmak yerine; çocuğu nasıl davranacağı, neler yapacağı konusunda bilinçlendirmek ve okula hazırlamak çocuğa hem güven verecek hem de rahatlatacak yaklaşımlardır.

Okul öncesi dönemde , çocukların fiziksel, zihinsel ,duygusal gelişiminin takibi yapılması çok önemlidir. Bir uzman tarafından gözlemlenmiş ve çeşitli testlerden geçmiş ( her çocuğun bireysel ihtiyacına göre) çocuğun değerlendirmesi ciddiye alınıp gereken desteği istikrarlı bir şekilde sağlanmalıdır. Her gecikme çocuk için geri dönüşü olmayan bir eksiklik halinde kalabilir.

Her çocuğun ilköğretime başlama hazırlığı ve hazır bulunuşu düzeyi farklıdır. İlköğretim yaşı gelen her çocuk ilköğretime başlamaya hazır olduğu demek değildir. Çocuğun bulunduğu yaş, ilköğretime başlaması için hazır olduğuna karar vermemiz için yeterli bir kriter değildir.

Okul olgunluğu seviyesinin tespit edilmesi adına bizler, psikologlar çeşitli testler ve değerlendirmeler yaparak gözlemlendiğimiz alanlar: dil gelişimi, duygusal gelişimi, sosyal becerileri, iletişim becerileri ,bilişsel gelişimi, genel bilgi düzeyi, motor gelişimleri: küçük ve büyük kas becerilerinin gelişimi, odak ve algı gücü, dikkat ve konsantrasyon süresi, el göz koordinasyonu, sayı bilgisi, kopya etme ,farklılıklar, benzerlikler, şekil zemin ilişkisi, neden sonuç ilişkisi, yönerge alma ve aktarım kolaylığı , görsel ve işitsel kısa süreli hafıza gibi becerilerinin seviyeleri tespit etmekteyiz. Sonuçlarına göre okula başlama ya da başlayamama uygunluğu da vermektedir.

Sonuçları değerlendirdiğimizde, anne ve babalara aktardığımız bilgiler doğrultusuğunda aslında onlara çocuğun güçlü ve zayıf yönlerini destekleme adına birlikte yapılan calışmalarının planlarını oluşturabilmekteyiz. Çalışma egzersizleri zaman sürelerine endeksli olup istikrar ve disipline bağlıdır. Ebeveynlerin gözlemlerinin altında yapıldığı için, aralarındaki iletişim ve takip gerçek bir özdeğerlendirme ve özeleştirme  oluşturmaktadır, buna bağlı olarak da çocuğun akademik hayatı boyunca, daha kolay bir destek sağlanabilmesine imkan verir .

Bana göre en önemli ve aslında büyük öncelik taşıyan değerlendirme : kişilik testidir. Test sürecinde çocuk oldukça keyif alabilen, meraklı ve keşife açık olma adına teşvik edilen çalışmalarımızdan biri, kişilik testidir. Projektif bir testtir.

Değerlendirmede yer alan duygusal zeka gelişimi ve ona bağlı olan yaşanılmış ve kodlanmış olan korkular, fobiler, bağımlılıklara ,rutin ve alışkanlıklara bağlı kazanılmış  farklı savunma mekanizmalarında yer alan davranışlar ,tutum tavırlar ve alışkanlıklar önem arz etmektedir. Kişilik testi değerlendimeler sonucunda, ihtiyaçlarına göre  ebeveynler ve çocuklarla birlikte grup ve bireysel terapi seansları  yapmaktayız.

Duygusal zeka gelişimine göre çocuğun; hissettiği duyguları anlayabilmesi , adlandırabilme ve aktarabilme imkanı veren becerilerinin gelişmesi, gösterdiği çaba, gayret, istikrar miktarı ve kalitesi değerlendirilme kolaylığı yaşaması, kendine öz eleştiri yapabilme ve yenilikleri kolay kabul edip alışmasına, sorun çözme becerisini geliştirmesine imkan sağlamaktadır. Okul hayatı boyunca akranlar arasındaki ilişki ve kabulü, kendini ifade etme ve ortaya koyma kolaylığı, örnek olabilme ve lider konumuna gelebilme, özel ya da önde olma isteğinin tatmini yaşayabilme imkanı her coçuğun hakkıdır.

Ancak aile içi iletişimde, ebeveynler arasındaki iletişim tarzları, aile tutumları ve talepkarlığına maruz kalan çocuklar okul hayatı boyunca etkilemektedir. Onun için aile terapileri sırasında, her bir üyenin kazandığı farkındalık ikili ve aile ilişkisi için önemli bir unsurdur.

Anlaşıldığı gibi, çocuğun okula başlaması ile birlikte her ailede yeni ve önemli bir serüven başlamaktadır. Her birinin önemi tartışılmaz.

Ancak yukarıda anlattığım durumun sadece okula başlamaya hazırlanan çocuk için geçerli olmadığının altını çizmek istiyorum.

Bizler için, yetişkin yaşında olanlar, okul hayatı başladığı zaman her birimiz için önemli ve bir şekilde zorlayıcı oldu. O zamanlarımız bilinç altımızda kayıttadır.

Çocuklarınızın okula başladığı gün hep birlikte bir yolculuğa çıkıyorsunuz… bu yolculuk en değerli varlıklarınız ,yani çocuklarınızın eğitim yolculuğudur. Çocuklarınızın sizlerin geçmişte yapamadıklarınızı yapacak, başaramadıklarınızı başaracak, gizli bir “proje ” ya da” gizli bir bahçe” olarak görmeyin. Onlara doğru yerleri gösterelim, kendi bahçelerini kurabilsinler, kendi fidanları ve çiçeklerini  diksinler, büyütsünler. Zaman zaman neyi nasıl yapacakları konusunda onlara yol gösterelim, tecrübelerimizden  fikir sunalım ancak onların yerine geçmeyelim. Her çocuk bir bireydir ve keşfedilmeyi bekleyen yetenekleri vardır. Bize düşen görev onların ilgi ve yeteneklerini keşfetmelerini ve geliştirilmeleri sağlamaktır. Haydi gelin cocuklarınıza eğitim yolculuğunu küçük dokunuşlarla yön verin ,onlara varlığınızı daima hissettirin, güven ve şefkat verin, güzel bir gelecek inşa edebilsin. Bunları geçmişte takılıp kalmadan, etkisi altında olmadan ama  geleceğin kaygısıyla  bu günü de yitirmeden yapabilmek için çaba gösterin. Çocuklarınızla yaşadığınız her anın paha biçilemez olduğunu göz ardı etmeyin.

Çocuklarımız evimizden 3 sebep üzerine çıktıkları zaman, ebeveyn olarak katlanmak daha kolay: okumak için, çalışmak için, evlenmek için. Başka sebeplerden ötürü uzaklaştıklarında ardında kalan acı veren duygular yükümüz olur.

Evimize dönen çocuklar 2 temel sebepten ötürü geri gelirler: geleneksel tutum( nezaket, mecburiyet) ve yaşanılmış güzel anılar,gercekci ve sevgi dolu.

Ailede güçlü ve değerli bir iletişim adına bir “yasak” unsuruna önem verin:

Yargılama  Aşağılama  Suçlama  Azarlama  Kıyaslama

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


The reCAPTCHA verification period has expired. Please reload the page.

Menü Görüntüle